KONYA VE SİYONİZME TEPKİ
KONYA VE SİYONİZME TEPKİ
ALACAKARGAİSTANBUL 2018
MEHMET NECATİ ARSLANOĞLU
Selamün Aleyküm kardeşlerim
Konya ve ( Background ) geri planda tarihte var olan
Günümüzdede ara sıra kendisini gösteren
Bir Yahudi veya Siyonizm varlığından söz etmek istiyorum
Konya ve Yahudiler ne alaka diyebilirsiniz
Yada Konya ve Yahudiler deyince neden tepki topluıyor
Diyede düşünebilirsiniz
Yakın zamanda olan bir kaç hadiseden dolayı
Konyada Bir Yahudi İsrail ve Siyonizm varlığı tepki topladı
Tepki toplamasının sebebi aslında olan hadiseler değil
Yahudiler ve geri planda varlığı hissedilen İsrail ve Siyonizmdir
Tepki toplayan ilk haber Konyadaki Yahudi Konferansı
İkinci haber İsrail Pilotlarının Konyada eğitilmesi
KONYA VE YAHUDİ KONFERANSI
1 OCAK 2018
https://www.milligazete.com.tr/haber/1477952/belde-i-muhayyerede-yahudi-konferansi
Belde-i Muhayyere’de Yahudi Konferansı
Son yılların en skandal gelişmesi! Manevi hassasiyetin yoğun olduğu ilimizde gizemli Yahudi ve İsrail konferansı… Belde-i Muhayyere Konya’da esrarengiz bir toplantı gerçekleşti. Şeb-i Arus törenlerinin gölgesinde düzenlenen Yahudi Konferansı’na birçok ülkeden yüze yakın akademisyen katıldı. Konferansta terör devleti İsrail’e dair güzellemeler yapılırken, deşifre olmak istemeyen birçok akademisyen Şeb-i Aruz törenlerine katılımcı olarak gösterildi.
ABD’nin skandal Kudüs kararından güç alan İsrail, Filistin halkına zulümlerini artırırken, Türkiye’de ise gizemli bir şekilde, ‘Yahudi Konferansı’ düzenlendi. Konya’da, ‘1. Uluslararası İsrail ve Yahudilik Çalışmaları Konferansı’ adıyla düzenlenen konferansa ilişkin bir bilginin paylaşılmaması tartışmalara neden oldu. Konferansa ilişkin ulaştığımız bilgilere göre, işgal devleti İsrail’e dair güzellemelerin yapıldığı ve İsrail’i dünya kamuoyunda tanıtımı noktasında bilgi alış-verişinde bulunduğu öne sürüldü.
GİZEMLİ KONFERANS
Tüm yurtta İsrail ve ABD’ye karşı milyonlarca vatandaşın Kudüs duyarlılığı için meydan indiği 16-17 Aralık tarihlerinde Konya Nun Otel’de düzenlenen, ‘Yahudi Konferansına’ ilişkin hiçbir kurum, kuruluş ve gazeteye bilgi verilmemesi dikkat çekti. Gizemli olarak yorumlanan konferansa, birçok ülkeden akademisyenin katıldığı belirtilirken, söz konusu konferansta İsrail’in çıkarlarına yönelik bilgi formasyonu yapıldığı ileri sürüldü.
‘MEVLANA HAFTASI’NI MASKE YAPTILAR
Konferans tarihi de dikkat çeken diğer bir konu oldu. Mevlana Haftası kapsamında Şeb-i Arus törenlerinin düzenlediği tarihe denk getirilen Yahudi Konferansı’na, katılımcı olarak yurt içinde ve yurt dışında onlarca akademisyenin katıldığı öğrenilirken, programa katılan akademisyenlerin “Mevlana Haftası’ çercevesinde düzenlenen etkinliklere katılımcı olarak kendilerini göstererek deşifre olmamaya çalıştığı belirtiliyor.
SİYONİZM’E TEŞVİK EDİYORLAR
Konya’da bir araya gelen grubun İsrail lehine bir dergi çıkaracağı da belirtilirken, ulaştığımız bilgiler arasında yer alan şu ifader de dikkat çekti: “Yayımlanacak e-derginin amacı, başta siyaset, din ve tarih olmak üzere Yahudi çalışmalarının her yönü ile ilgili hakemli araştırma makaleleri yayınlamaktır. Amacımız, İsrail ve Yahudilik araştırmaları ile ilgilenen araştırmacılar için ulusal ve uluslararası dizinlerde yer alan etki faktörü yüksek bir dergi olarak başvuru kaynağı olabilmektir. Dergi, Tevrat döneminden günümüze kadar Yahudi çalışmalarının tüm yönleriyle ilgili bilginin gelişmesi için kıdemli akademisyenlerin yanı sıra genç bilim insanlarının çalışmaları da yayınlanacaktır. Din, tarih, siyaset, uluslararası ilişkiler, felsefe, ekonomi, edebiyat, sosyoloji, hukuk vb. geleneksel alanlardan güvenlik, çatışma çözümü, medya, kadın, insan hakları, kültür, Holokost, bölge/ alan çalışmaları gibi çağdaş alanlara kadar konularda alanlar arası ve çok alanlı yaklaşımları benimseyen ve teşvik eden araştırma makaleleri yayınlanacaktır.”
ŞALOM’DA BÖYLE HABERLEŞTİRİLDİ . KONUŞULANLAR DA DİKKAT ÇEKİYOR
Konferansa ilişkin ulaştığımız bilgilerde, konu başlıkları da dikkat çekiyor. Hukuk ve uluslararası kanunlara uymayan çete devleti İsrail’e yön verecek politikaların konuşulduğu konferansta, şu başlıklar yer aldı: “Arap Baharı Sonrasında İsrail’in Ulusal Güvenlik Politikasını Kavramsallaştırmak, Yahudiler ve Iraklı Kürtlerin İlişkileri, Yahudi Tarihi ve Yahudilik Eğitimi Üzerine Notlar, Yahudilikte Faiz Yasağının Etrafından Dolaşma, Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yeni Rekabet: Türkiye’nin Kudüs’teki Etkisi, Türkiye’de Yabancı Dil Olarak İbrani Dili Eğitimi, Tarihten Günümüze Siyon Aşkı ve Siyonizm, Vatikan Konsili ve Katolik Yahudi İlişkileri. Yahudi ve Aristo Felsefesini Uzlaştırma Çabası: İbnMeymun (Maimonides) Ekseninde Bir İnceleme, Demir Çağı Yazılı ve Arkeolojik Kaynaklarında İsrail ve Yahuda Krallıkları, İsrail Tarih Ders Kitaplarının (1948-2000) Gözünden Filistin’deki Osmanlı Egemenliğinin Son Dönemlerinde Osmanlı-Yahudi İlişkileri, Türkiye Yahudilerinin Büyüyen Sorunları ve La Boz de Türkiye’nin Çözümü, Siyahi İbraniler’ ve ‘Arap Baharı Sonrasında İsrail’in Ulusal Güvenlik Politikasını Kavramsallaştırmak.”
Hukuk ve uluslararası kanunlara uymayan çete devleti İsrail’e yön verecek politikaların konuşulduğu konferansta, şu başlıklar dikkat çekti:
Arap Baharı Sonrasında İsrail’in Ulusal Güvenlik Politikasını Kavramsallaştırmak.
Yahudiler ve Iraklı Kürtlerin İlişkileri, Yahudi Tarihi ve Yahudilik Eğitimi Üzerine Notlar.
Yahudilikte Faiz Yasağının Etrafından Dolaşma.
Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yeni Rekabet: Türkiye’nin Kudüs’teki Etkisi.
Türkiye’de Yabancı Dil Olarak İbrani Dili Eğitimi, Tarihten Günümüze Siyon Aşkı ve Siyonizm, Vatikan Konsili ve Katolik Yahudi İlişkileri.
Yahudi ve Aristo Felsefesini Uzlaştırma Çabası: İbnMeymun (Maimonides) Ekseninde Bir İnceleme, Demir Çağı Yazılı ve Arkeolojik Kaynaklarında İsrail ve Yahudi Krallıkları.
İsrail Tarih Ders Kitaplarının (1948-2000) Gözünden Filistin’deki Osmanlı Egemenliğinin Son Dönemlerinde Osmanlı-Yahudi İlişkileri
KONYA VE İSRAİL PİLOTLARI
Türk halkının tepki gösterdiği
Konyada İsrail Pilotlarının eğitim görmesiyle ilgili
Ve bu konuda daha önce yayınlanmış
Eski iki haberi aşağıda tarih ve link adresleriyle yayınlıyoruz
BİRGUN.NET 07 - 02 - 2009
https://www.birgun.net/haber-detay/genelkurmay-dogruladi-israilli-pilotlar-konya-da-egitim-aliyor-44658.html
Genelkurmay Başkanlığı, CHP lideri Deniz Baykal’ın İsrailli pilotların Konya’da eğitildiği şeklindeki sözlerini doğruladı. Türk Hava Kuvvetleri’nin 2001’den beri her yıl 3-4 dönem olmak üzere eğitim verdiği, bu eğitimlere ABD ve İsrailli pilotların katıldığı açıklandı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın İsrail pilotlarının Konya’da eğitildiği şeklindeki sözleri Genelkurmay Başkanlığı tarafından doğrulandı. Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Türk Hava Kuvvetleri’nin 2001’den beri her yıl 3-4 dönem olmak üzere eğitim verdiğini belirttti. Gürak bu eğitimlere ABD ve İsrail’li pilotlarında katıldığını ancak hiç bir ülkenin pilotuna özel eğitim verilmediğini söyledi.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda haftalık basın bilgilendirme toplantısı yapıldı.
TİMETURK 13 - 07 - 2016
https://www.timeturk.com/israilli-pilotlar-yine-konya-da-egitilecek/haber-200082
Türkiye'nin İsrail ile yaptığı anlaşma sonrası, yer sıkıntısı nedeniyle eğitim uçuşlarını yapamayan İsrailli pilotların eskisi gibi yeniden Konya'da eğitim uçuşuna da başlayacağı belirtildi
İsrailli pilotlar, Türkiye'ye gelerek Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında yeniden uçuş eğitimi almaya başlayacak.
İsrail'in 2009'daki Gazze saldırıları nedeniyle tatbikatın uluslararası bölümü ertelenmiş, dolayısıyla İsrailli pilotlar Türkiye'ye gelememişti. 2010'da yaşanan Mavi Marmara kriziyle birlikte ipler tamamen kopmuştu.
İSRAİLLİ PİLOTLAR YENİDEN KONYA'DA EĞİTİM UÇUŞLARI YAPABİLECEK
Aktif Haber'in hükümete yakın kaynaklardan edindiği bilgiye göre, ilişkilerin tamir edilmesiyle önümüzdeki yıl düzenlenecek Anadolu Kartalı tatbikatında İsrailli pilotların büyük olasılıkla yer alacağı bildirildi.
İsrail'le Türkiye arasındaki gerilimin son bulması, askeri ilişkilere de yansıyacak. Türkiye ve İsrail özellikle 1990'lı yıllarda askeri ve istihbari konularda önemli birlikteliklere gitti.
Ankara ve Tel-Aviv 1994'te savunma işbirliği, iki yıl sonra ise askeri eğitim işbirliği anlaşması imzaladı. 28 Şubat sürecinde özellikle istihbarat paylaşımı zirve yaptı.
Mavi Marmara sonrası ise her şey değişti. Askeri projeler askıya alınırken, İsrail Anadolu Kartalı Tatbikatı'nın da dışında bırakıldı. Daha önce askeri eğitim alanında İsrailli savaş pilotları Konya'da düzenlenen Anadolu Kartalı tatbikatına her yıl katılıyordu.
23 BİN PERSONEL EĞİTİLDİ
Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında bugüne kadar toplam 23 bin personele, 38 eğitim programı kapsamında bilgilendirme yapıldı. Anadolu Kartalı Eğitim Merkezi, dünyadaki 3 büyük taktik eğitim merkezinden biri.
Düzenlenen tatbikatların amacı, yerli ve yabancı pilotların eğitim seviyesini artırmak, genç pilotların harekatın başlangıçlarında kaybolmalarını, düşmelerini engellemek, uçak kayıplarını azaltmak, katılımcıların birbirleriyle ikili ilişkilerini geliştirmek olarak tanımlanıyor.
Bu yılki tatbikata 67 uçak ve bin 200 personel katıldı. Haziran'daki tatbikata Türkiye başta olmak üzere Hollanda, İtalya, Pakistan, Suudi Arabistan ve NATO unsurları yer aldı
Konyada İsrailli Pilotların eğitim alması tepki toplamıştı
Ancak bu iki haberde eskidir ve şu an böyle bir özel eğitim verilmiyor
Konyada yapılan " Yahudi Konferansı " isimli etkinlikte artık yoktur
Konumuza kaldığımız yerden devam edelim
Konya ve arka planda yahudiler israil ve siyonizm deyince
Aklımıza gelen soru şudur
Yahudilerin İsrailin ve Siyonistlerin
Konyaya olan ilgileri sempatileri nereden kaynaklanıyor
Tarihte Karaman ortodoksları ile Konya vilayetinin
Bir ilişkisi varmıdır diye bir soru geliyor aklımıza
Ayrıca yine Karaman beyliği ile museviliğin bir ilişkisi varmıdır
Bizler vardır diye düşünmüyoruz
Ancak
Aşağıda bu tür konularla ilgili bir döküman yayınlıyoruz
Okuyunuz
KARAMAN ORTODOKSLARI
https://www.beyaztarih.com/makale/anadolunun-ortodoks-toplulugu-karamanlilar
Bu yazıda Ortodoks Karamanlılar ve Karamanlıca ile ilgili bu konulara bir yolculuk yapacağız. Ortaya çıkışlarından Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldıkları zamana kısa bir bakış atacağız. Bu insanların kökenleri üzerine bir düşünceye dalacak ve sonra kültürel kimliklerinin ne gibi özelliklerle ortaya konabileceğini göreceğiz. Yaşadıkları yerleri zihnimizde hayal edeceğiz. Tarihlerine kısa bir bakış attıktan sonra kitaplarını göreceğiz. Arkasından süreli yayınlarını ve son olarak da taşa yazdıkları yazılar ile büyüleneceğiz. İlk Türkçe roman tartışmasıyla ve çok dilli kitabeleriyle yarattıkları kültüre hayran olacağız
“Ben ne kralın hayatını, nede saltanat yıllarını yazmak
niyetindeyim; isteğim insan zihninin tarihini yazmaktır”
Voltaire1
Geçmişten günümüze tarih, genelde devlet kuran halklar üzerinde yoğunlaşmış ve tarih görüşü değişse de siyasal olmaktan kurtulamamıştır. Oysa hiç devlet-yönetim birimi oluşturmayan ve yaşamlarının çoğunda siyasal etkinlikleri olmayan halklar vardır. İşte Anadolu’da buna gösterilebilecek Ermeni harfli Türkçe ve Karamanlıca konuşan iki halk dikkatimizi çeker. Ne yazık ki bu halklar üzerine yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Yapılan çalışmaların çoğu köken tartışması içerir. Ortodoks Karamanlıları anlamaktan uzaktırlar. Bu insanların kökenleri neydi? Bu insanların kökenlerini bilebilir miyiz? Nasıl bir kültürel kimlikleri vardı? Nerelerde yaşarlardı? Hangi kaynakları kullanıyorlardı?
Bu Halka Neden Karamanlı Diyoruz
16. Yüzyılda “Karamanlı” isimlendirmesi ilk defa seyyahlar tarafından kullanılmıştır. İstanbul’da bir mahallede yaşayan insanları “Caramanos” olarak adlandırmışlardır. Bu insanların Karaman’dan geldikleri için bu isimlendirmenin verildiği genel olarak düşünülür. Ortodoks Karamanlıların İç Anadolu’da yaşaması ve buranın zamanında Karamanoğulları Beyliği yönetimi altında olması nedeniyle Karamanlı ismini aldıkları görüşü kabul görmektedir. Gerçekten bu ismin onlara yaşadığı coğrafyadan dolayı verildiği kabul edilebilir. Osmanlı belgelerinde ise “Zımmiyan Karaman” veya “Karamanyan” olarak isimlendirildiği anlaşılmaktadır.2 Peki, bu insanlar kendini nasıl isimlendiriyordu? İşte burada Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- yayınlar yardımımıza koşar. Bu kavramlar şöyle sıralanabilir3: “Hıristiyanlar”, “Hıristiyan Ortodokslar”, “Anadolu Hıristiyanları”, “Anadolu’nun Hıristiyan Ortodoksları”, “Anatolilarımız”, “Anadolu’lu Hemşehrilerimiz”, “Anatoli Hemşehrilerimiz”, “Anadoluluyuz”, “Anadolulu Rum”, “Anadolu Rumu”.
Genel olarak Karamanlı denilince halk arasında şehir(Karaman) ve beylik(Karamanoğulları) anlaşıldığı için “Ortodoks Karamanlılar” ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz. Bu kavramdan anlaşılması gereken Anadolu’da yaşayan, Ortodoks mezhebinde olan, Türkçe konuşan ve Yunan harfleri ile Türkçe yazan halktır. Bu dile literatürde Karamanlıca denilmektedir. Ortodoks Karamanlılar kendi dilleri için ise “Yavan Türkçe”, “Sade Türkçe”, “Anadolu Lisanı” ve “Anatolluca” demişlerdir.4
Köken Tartışmaları Ve Kimlikleri
"Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz
Ne Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söyleriz
Öyle bir mahludi tarikatimiz vardır
Hurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz" 5
Köken tartışmalarına geçmeden önce Ortodoks Karamanlı kimliğinin oluşmasındaki önemli üç olayı hatırlatmak isteriz. Bunlardan birincisi M.Ö. Birinci Binyılda Anadolu’ya Yunanlıların gelmesidir. Yunanlılar tarih süreci içerisinde kültürlerini Anadolu’ya yerleştirmeyi başarmışlardır. İkinci olay ise Ortadoğu merkez olmak üzere ortaya çıkan Hristiyanlık inancı ve Anadolu’ya yayılmasıdır. Hristiyanlıkta mezhep ayrılıkları sonucu Anadolu’da Ortodoks mezhebin hâkim olduğunu görüyoruz ve Yunan kültürü ile etkileşimine şahit oluyoruz. Üçüncü ve son halkamız ise Türklerin gelmesi ile beraber Türkçe’nin Anadolu’da varlık göstermesidir. İşte bu üç önemli olay kendisini bir araya getirerek Ortodoks Karamanlı halkında vücut bulmuştur.
Peki, bu halkın kökeni neydi? Yunan mı Türk mü? Bu köken tartışmasını üç başlıkta toplayabiliriz. Yunan olduğunu düşünenler,6 Türk olduğunu düşünenler ve Yunan ile Türk karışımı olduğunu düşünenler. Yunan mı, Türk mü yoksa melezler mi? Üç görüşte olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Kaynaklar bu konuda bize karşı olabildiğince sessizdir. Kaynaklar bize karşı bu kadar sessizken bu konu hakkında sürekli fikir beyan edilmesinin açıklaması basittir. Siyasal amaçların kafalarda yarattığı karışıklıktır. Tarihsel siyasal amaçlar Ortodoks Karamanlı halkının köken tartışmalarını çıkmaza sokmuştur. Tarihte bazı şeyleri bilemiyoruz. Bilemeyeceğimiz bir olayı cebimize koyup yola devam etmemiz gerekir. Ne yazık ki, Ortodoks Karamanlı çalışmalarında bu olmamakta, sürekli kökenleri “ne sorusu” yöneltilmektedir. Oysa araştırmalar yoğunlaşmadan ve yeni kaynaklar ortaya çıkmadan köken tartışması asla son bulmayacaktır. 15. Yüzyıldan itibaren kaynaklardan bilgi edindiğimiz bu halk grubunun kimliksel özellikleri çıkarılabilir. Bu kimliksel özelliklerin en önemlileri şunlardır: Anadolu, Türkçe-Türk, Yunan, Hristiyanlık-Ortodoksluk.
Anadolu kimliklerinin bir parçası, çünkü Anadolu’da ortaya çıktılar, Anadolu’nun kültürlerini benimsediler. Anadolu’yu içselleştirdiler ve gitmek zorunda kaldıklarında çok üzüldüler. İoannis Kalfoğlu, Anadolu için “Bizler Anadoluluyuz, vatanımız da Anadolu yani Küçük Asya’dır”7 diyerek duygularını aktarmaktadır. Kendilerini “Anadolulu” ve dillerini “Anadolu lisanı” demeleri ilgi çekicidir. Ortodoks Karamanlı aydınların Anadolu tarihini bir bütün olarak okumayı ve benimsemelerinin gerektiğini salık vermesi de kimliklerinde ne kadar önemli bir unsur olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Türk kökenli oldukları için mi Türkçe konuşuyorlardı? Yoksa Yunan kökenliydiler ve Karaman Beyliğinin çıkardığı ferman ile Türkçe mi konuşmak zorunda kalmışlardı? Bilinmez ama Türkçe’nin hayatlarının bir parçası olduğunu görürüz. Sokakta, evde ve hatta kilisede Türkçe konuşulduğu anlaşılmaktadır. Türkçe kültürlerinin vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Yunan kökenli oldukları için mi? Yoksa İncil’in Yunanca olmasından mı? Bilinmez ama Türkçeyi Yunan harfleri ile yazmayı tercih etmişlerdir. Kitapları, gazeteleri, dergileri, kitabeleri, mezar taşları hep Yunan harfleri ile Türkçe yazılmışlardır. Duygularını Türkçe ifade ederlerken, kâğıda Yunan harfleri ile dökmüşlerdir. Ağıtlar yakmışlar ve bunları Yunan harfleri ile yazmışlardır. Türkçelerinin içinde Yunanca kelime azımsanamayacak kadar varlık göstermektedir. Bunun için Yunan ve Türk kültürünün etkisi de hemen göze batmaktadır.
Osmanlı’nın vatandaşları olan Ortodoks Karamanlılar, millet sistemi(Müslümanlar, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler için oluşturulmuştur) bağlamında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlıydı. Yani inançsal ve duygusal olarak Ortodoks inancında olmaları yanında bu insanlar Osmanlı politika yaşantısında da Ortodoks olarak adlandırılmışlardır. Kendilerini isimlendirme şekillerinden birinin de “Hıristiyan Ortodokslar” olduğunu görmüştük. Toplumsal yaşantılarının yani kimliklerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ortodoks Karamanlıların kültürel kimliklerini bu dört unsur ile ifade etmek mümkündür.
Nerelerde Yaşadılar
Genel olarak İç Anadolu’da yaşadıklarını bildiğimiz Ortodoks Karamanlı halkın yaşadığı yerleri Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- kaynaklardan anlıyoruz. Genel tabloyu göstermesi açısından küçük yerleşimler yerine şehirleri vermeyi yeterli görüyorum. Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Aydın, Denizli, Halep, Isparta, İstanbul, İznik, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Trabzon, Tokat, Zonguldak, Yozgat ilk dikkatleri çekenlerdir.8 Burada unutulmaması gereken bu yerlerin tespitinde 19. Yüzyıl kaynaklarından faydalanılmıştır. Genel olarak İç Anadolu’da yaşayan halkın diğer birçok şehirlere göç ettiği
KARAMANOĞULLARI
https://www.turkcebilgi.com/karamano%C4%9Fullar%C4%B1_beyli%C4%9Fi
Konya'yı yani Türkiye Hakanlığı'nın sabık başkentini ellerinde tutan Karamanoğulları, Selçuklular'ın halefi olarak kendilerini takdim eylemişlerse de, Osmanoğulları'nın jeopolitik vaziyetinden, gazalarının yarattığı prestijden ve hükümdarlarının emsalsiz dehasından mütevellit bulunan rekabet ve üstünlüğü karşısında, bu iddiaları hayalden öteye gidememiştir. Anadolu Birliği'ni yapmak ve Türkiye Hakanlığı'nı yeniden inşa etmek istiyen Osmanoğulları'na en büyük güçlük çıkartanlar, Karamanoğulları'dır. Osmanlılar'ın şevket ve azametini zedelemek, mümkünse yıkmak için, Avrupa Hıristiyan devletleri ile bile ittifak akdetmişlerdir.
İsrailli pilotlar, Türkiye'ye gelerek Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında yeniden uçuş eğitimi almaya başlayacak.
İsrail'in 2009'daki Gazze saldırıları nedeniyle tatbikatın uluslararası bölümü ertelenmiş, dolayısıyla İsrailli pilotlar Türkiye'ye gelememişti. 2010'da yaşanan Mavi Marmara kriziyle birlikte ipler tamamen kopmuştu.
İSRAİLLİ PİLOTLAR YENİDEN KONYA'DA EĞİTİM UÇUŞLARI YAPABİLECEK
Aktif Haber'in hükümete yakın kaynaklardan edindiği bilgiye göre, ilişkilerin tamir edilmesiyle önümüzdeki yıl düzenlenecek Anadolu Kartalı tatbikatında İsrailli pilotların büyük olasılıkla yer alacağı bildirildi.
İsrail'le Türkiye arasındaki gerilimin son bulması, askeri ilişkilere de yansıyacak. Türkiye ve İsrail özellikle 1990'lı yıllarda askeri ve istihbari konularda önemli birlikteliklere gitti.
Ankara ve Tel-Aviv 1994'te savunma işbirliği, iki yıl sonra ise askeri eğitim işbirliği anlaşması imzaladı. 28 Şubat sürecinde özellikle istihbarat paylaşımı zirve yaptı.
Mavi Marmara sonrası ise her şey değişti. Askeri projeler askıya alınırken, İsrail Anadolu Kartalı Tatbikatı'nın da dışında bırakıldı. Daha önce askeri eğitim alanında İsrailli savaş pilotları Konya'da düzenlenen Anadolu Kartalı tatbikatına her yıl katılıyordu.
23 BİN PERSONEL EĞİTİLDİ
Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında bugüne kadar toplam 23 bin personele, 38 eğitim programı kapsamında bilgilendirme yapıldı. Anadolu Kartalı Eğitim Merkezi, dünyadaki 3 büyük taktik eğitim merkezinden biri.
Düzenlenen tatbikatların amacı, yerli ve yabancı pilotların eğitim seviyesini artırmak, genç pilotların harekatın başlangıçlarında kaybolmalarını, düşmelerini engellemek, uçak kayıplarını azaltmak, katılımcıların birbirleriyle ikili ilişkilerini geliştirmek olarak tanımlanıyor.
Bu yılki tatbikata 67 uçak ve bin 200 personel katıldı. Haziran'daki tatbikata Türkiye başta olmak üzere Hollanda, İtalya, Pakistan, Suudi Arabistan ve NATO unsurları yer aldı
Konyada İsrailli Pilotların eğitim alması tepki toplamıştı
Ancak bu iki haberde eskidir ve şu an böyle bir özel eğitim verilmiyor
Konyada yapılan " Yahudi Konferansı " isimli etkinlikte artık yoktur
Konumuza kaldığımız yerden devam edelim
Konya ve arka planda yahudiler israil ve siyonizm deyince
Aklımıza gelen soru şudur
Yahudilerin İsrailin ve Siyonistlerin
Konyaya olan ilgileri sempatileri nereden kaynaklanıyor
Tarihte Karaman ortodoksları ile Konya vilayetinin
Bir ilişkisi varmıdır diye bir soru geliyor aklımıza
Ayrıca yine Karaman beyliği ile museviliğin bir ilişkisi varmıdır
Bizler vardır diye düşünmüyoruz
Ancak
Aşağıda bu tür konularla ilgili bir döküman yayınlıyoruz
Okuyunuz
KARAMAN ORTODOKSLARI
https://www.beyaztarih.com/makale/anadolunun-ortodoks-toplulugu-karamanlilar
Bu yazıda Ortodoks Karamanlılar ve Karamanlıca ile ilgili bu konulara bir yolculuk yapacağız. Ortaya çıkışlarından Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldıkları zamana kısa bir bakış atacağız. Bu insanların kökenleri üzerine bir düşünceye dalacak ve sonra kültürel kimliklerinin ne gibi özelliklerle ortaya konabileceğini göreceğiz. Yaşadıkları yerleri zihnimizde hayal edeceğiz. Tarihlerine kısa bir bakış attıktan sonra kitaplarını göreceğiz. Arkasından süreli yayınlarını ve son olarak da taşa yazdıkları yazılar ile büyüleneceğiz. İlk Türkçe roman tartışmasıyla ve çok dilli kitabeleriyle yarattıkları kültüre hayran olacağız
“Ben ne kralın hayatını, nede saltanat yıllarını yazmak
niyetindeyim; isteğim insan zihninin tarihini yazmaktır”
Voltaire1
Geçmişten günümüze tarih, genelde devlet kuran halklar üzerinde yoğunlaşmış ve tarih görüşü değişse de siyasal olmaktan kurtulamamıştır. Oysa hiç devlet-yönetim birimi oluşturmayan ve yaşamlarının çoğunda siyasal etkinlikleri olmayan halklar vardır. İşte Anadolu’da buna gösterilebilecek Ermeni harfli Türkçe ve Karamanlıca konuşan iki halk dikkatimizi çeker. Ne yazık ki bu halklar üzerine yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Yapılan çalışmaların çoğu köken tartışması içerir. Ortodoks Karamanlıları anlamaktan uzaktırlar. Bu insanların kökenleri neydi? Bu insanların kökenlerini bilebilir miyiz? Nasıl bir kültürel kimlikleri vardı? Nerelerde yaşarlardı? Hangi kaynakları kullanıyorlardı?
Bu Halka Neden Karamanlı Diyoruz
16. Yüzyılda “Karamanlı” isimlendirmesi ilk defa seyyahlar tarafından kullanılmıştır. İstanbul’da bir mahallede yaşayan insanları “Caramanos” olarak adlandırmışlardır. Bu insanların Karaman’dan geldikleri için bu isimlendirmenin verildiği genel olarak düşünülür. Ortodoks Karamanlıların İç Anadolu’da yaşaması ve buranın zamanında Karamanoğulları Beyliği yönetimi altında olması nedeniyle Karamanlı ismini aldıkları görüşü kabul görmektedir. Gerçekten bu ismin onlara yaşadığı coğrafyadan dolayı verildiği kabul edilebilir. Osmanlı belgelerinde ise “Zımmiyan Karaman” veya “Karamanyan” olarak isimlendirildiği anlaşılmaktadır.2 Peki, bu insanlar kendini nasıl isimlendiriyordu? İşte burada Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- yayınlar yardımımıza koşar. Bu kavramlar şöyle sıralanabilir3: “Hıristiyanlar”, “Hıristiyan Ortodokslar”, “Anadolu Hıristiyanları”, “Anadolu’nun Hıristiyan Ortodoksları”, “Anatolilarımız”, “Anadolu’lu Hemşehrilerimiz”, “Anatoli Hemşehrilerimiz”, “Anadoluluyuz”, “Anadolulu Rum”, “Anadolu Rumu”.
Genel olarak Karamanlı denilince halk arasında şehir(Karaman) ve beylik(Karamanoğulları) anlaşıldığı için “Ortodoks Karamanlılar” ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz. Bu kavramdan anlaşılması gereken Anadolu’da yaşayan, Ortodoks mezhebinde olan, Türkçe konuşan ve Yunan harfleri ile Türkçe yazan halktır. Bu dile literatürde Karamanlıca denilmektedir. Ortodoks Karamanlılar kendi dilleri için ise “Yavan Türkçe”, “Sade Türkçe”, “Anadolu Lisanı” ve “Anatolluca” demişlerdir.4
Köken Tartışmaları Ve Kimlikleri
"Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz
Ne Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söyleriz
Öyle bir mahludi tarikatimiz vardır
Hurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz" 5
Köken tartışmalarına geçmeden önce Ortodoks Karamanlı kimliğinin oluşmasındaki önemli üç olayı hatırlatmak isteriz. Bunlardan birincisi M.Ö. Birinci Binyılda Anadolu’ya Yunanlıların gelmesidir. Yunanlılar tarih süreci içerisinde kültürlerini Anadolu’ya yerleştirmeyi başarmışlardır. İkinci olay ise Ortadoğu merkez olmak üzere ortaya çıkan Hristiyanlık inancı ve Anadolu’ya yayılmasıdır. Hristiyanlıkta mezhep ayrılıkları sonucu Anadolu’da Ortodoks mezhebin hâkim olduğunu görüyoruz ve Yunan kültürü ile etkileşimine şahit oluyoruz. Üçüncü ve son halkamız ise Türklerin gelmesi ile beraber Türkçe’nin Anadolu’da varlık göstermesidir. İşte bu üç önemli olay kendisini bir araya getirerek Ortodoks Karamanlı halkında vücut bulmuştur.
Peki, bu halkın kökeni neydi? Yunan mı Türk mü? Bu köken tartışmasını üç başlıkta toplayabiliriz. Yunan olduğunu düşünenler,6 Türk olduğunu düşünenler ve Yunan ile Türk karışımı olduğunu düşünenler. Yunan mı, Türk mü yoksa melezler mi? Üç görüşte olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Kaynaklar bu konuda bize karşı olabildiğince sessizdir. Kaynaklar bize karşı bu kadar sessizken bu konu hakkında sürekli fikir beyan edilmesinin açıklaması basittir. Siyasal amaçların kafalarda yarattığı karışıklıktır. Tarihsel siyasal amaçlar Ortodoks Karamanlı halkının köken tartışmalarını çıkmaza sokmuştur. Tarihte bazı şeyleri bilemiyoruz. Bilemeyeceğimiz bir olayı cebimize koyup yola devam etmemiz gerekir. Ne yazık ki, Ortodoks Karamanlı çalışmalarında bu olmamakta, sürekli kökenleri “ne sorusu” yöneltilmektedir. Oysa araştırmalar yoğunlaşmadan ve yeni kaynaklar ortaya çıkmadan köken tartışması asla son bulmayacaktır. 15. Yüzyıldan itibaren kaynaklardan bilgi edindiğimiz bu halk grubunun kimliksel özellikleri çıkarılabilir. Bu kimliksel özelliklerin en önemlileri şunlardır: Anadolu, Türkçe-Türk, Yunan, Hristiyanlık-Ortodoksluk.
Anadolu kimliklerinin bir parçası, çünkü Anadolu’da ortaya çıktılar, Anadolu’nun kültürlerini benimsediler. Anadolu’yu içselleştirdiler ve gitmek zorunda kaldıklarında çok üzüldüler. İoannis Kalfoğlu, Anadolu için “Bizler Anadoluluyuz, vatanımız da Anadolu yani Küçük Asya’dır”7 diyerek duygularını aktarmaktadır. Kendilerini “Anadolulu” ve dillerini “Anadolu lisanı” demeleri ilgi çekicidir. Ortodoks Karamanlı aydınların Anadolu tarihini bir bütün olarak okumayı ve benimsemelerinin gerektiğini salık vermesi de kimliklerinde ne kadar önemli bir unsur olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Türk kökenli oldukları için mi Türkçe konuşuyorlardı? Yoksa Yunan kökenliydiler ve Karaman Beyliğinin çıkardığı ferman ile Türkçe mi konuşmak zorunda kalmışlardı? Bilinmez ama Türkçe’nin hayatlarının bir parçası olduğunu görürüz. Sokakta, evde ve hatta kilisede Türkçe konuşulduğu anlaşılmaktadır. Türkçe kültürlerinin vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Yunan kökenli oldukları için mi? Yoksa İncil’in Yunanca olmasından mı? Bilinmez ama Türkçeyi Yunan harfleri ile yazmayı tercih etmişlerdir. Kitapları, gazeteleri, dergileri, kitabeleri, mezar taşları hep Yunan harfleri ile Türkçe yazılmışlardır. Duygularını Türkçe ifade ederlerken, kâğıda Yunan harfleri ile dökmüşlerdir. Ağıtlar yakmışlar ve bunları Yunan harfleri ile yazmışlardır. Türkçelerinin içinde Yunanca kelime azımsanamayacak kadar varlık göstermektedir. Bunun için Yunan ve Türk kültürünün etkisi de hemen göze batmaktadır.
Osmanlı’nın vatandaşları olan Ortodoks Karamanlılar, millet sistemi(Müslümanlar, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler için oluşturulmuştur) bağlamında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlıydı. Yani inançsal ve duygusal olarak Ortodoks inancında olmaları yanında bu insanlar Osmanlı politika yaşantısında da Ortodoks olarak adlandırılmışlardır. Kendilerini isimlendirme şekillerinden birinin de “Hıristiyan Ortodokslar” olduğunu görmüştük. Toplumsal yaşantılarının yani kimliklerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ortodoks Karamanlıların kültürel kimliklerini bu dört unsur ile ifade etmek mümkündür.
Nerelerde Yaşadılar
Genel olarak İç Anadolu’da yaşadıklarını bildiğimiz Ortodoks Karamanlı halkın yaşadığı yerleri Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- kaynaklardan anlıyoruz. Genel tabloyu göstermesi açısından küçük yerleşimler yerine şehirleri vermeyi yeterli görüyorum. Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Aydın, Denizli, Halep, Isparta, İstanbul, İznik, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Trabzon, Tokat, Zonguldak, Yozgat ilk dikkatleri çekenlerdir.8 Burada unutulmaması gereken bu yerlerin tespitinde 19. Yüzyıl kaynaklarından faydalanılmıştır. Genel olarak İç Anadolu’da yaşayan halkın diğer birçok şehirlere göç ettiği
KARAMANOĞULLARI
https://www.turkcebilgi.com/karamano%C4%9Fullar%C4%B1_beyli%C4%9Fi
Konya'yı yani Türkiye Hakanlığı'nın sabık başkentini ellerinde tutan Karamanoğulları, Selçuklular'ın halefi olarak kendilerini takdim eylemişlerse de, Osmanoğulları'nın jeopolitik vaziyetinden, gazalarının yarattığı prestijden ve hükümdarlarının emsalsiz dehasından mütevellit bulunan rekabet ve üstünlüğü karşısında, bu iddiaları hayalden öteye gidememiştir. Anadolu Birliği'ni yapmak ve Türkiye Hakanlığı'nı yeniden inşa etmek istiyen Osmanoğulları'na en büyük güçlük çıkartanlar, Karamanoğulları'dır. Osmanlılar'ın şevket ve azametini zedelemek, mümkünse yıkmak için, Avrupa Hıristiyan devletleri ile bile ittifak akdetmişlerdir.
İsrailli pilotlar, Türkiye'ye gelerek Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında yeniden uçuş eğitimi almaya başlayacak.
İsrail'in 2009'daki Gazze saldırıları nedeniyle tatbikatın uluslararası bölümü ertelenmiş, dolayısıyla İsrailli pilotlar Türkiye'ye gelememişti. 2010'da yaşanan Mavi Marmara kriziyle birlikte ipler tamamen kopmuştu.
İSRAİLLİ PİLOTLAR YENİDEN KONYA'DA EĞİTİM UÇUŞLARI YAPABİLECEK
Aktif Haber'in hükümete yakın kaynaklardan edindiği bilgiye göre, ilişkilerin tamir edilmesiyle önümüzdeki yıl düzenlenecek Anadolu Kartalı tatbikatında İsrailli pilotların büyük olasılıkla yer alacağı bildirildi.
İsrail'le Türkiye arasındaki gerilimin son bulması, askeri ilişkilere de yansıyacak. Türkiye ve İsrail özellikle 1990'lı yıllarda askeri ve istihbari konularda önemli birlikteliklere gitti.
Ankara ve Tel-Aviv 1994'te savunma işbirliği, iki yıl sonra ise askeri eğitim işbirliği anlaşması imzaladı. 28 Şubat sürecinde özellikle istihbarat paylaşımı zirve yaptı.
Mavi Marmara sonrası ise her şey değişti. Askeri projeler askıya alınırken, İsrail Anadolu Kartalı Tatbikatı'nın da dışında bırakıldı. Daha önce askeri eğitim alanında İsrailli savaş pilotları Konya'da düzenlenen Anadolu Kartalı tatbikatına her yıl katılıyordu.
23 BİN PERSONEL EĞİTİLDİ
Anadolu Kartalı Tatbikatı kapsamında bugüne kadar toplam 23 bin personele, 38 eğitim programı kapsamında bilgilendirme yapıldı. Anadolu Kartalı Eğitim Merkezi, dünyadaki 3 büyük taktik eğitim merkezinden biri.
Düzenlenen tatbikatların amacı, yerli ve yabancı pilotların eğitim seviyesini artırmak, genç pilotların harekatın başlangıçlarında kaybolmalarını, düşmelerini engellemek, uçak kayıplarını azaltmak, katılımcıların birbirleriyle ikili ilişkilerini geliştirmek olarak tanımlanıyor.
Bu yılki tatbikata 67 uçak ve bin 200 personel katıldı. Haziran'daki tatbikata Türkiye başta olmak üzere Hollanda, İtalya, Pakistan, Suudi Arabistan ve NATO unsurları yer aldı
Konyada İsrailli Pilotların eğitim alması tepki toplamıştı
Ancak bu iki haberde eskidir ve şu an böyle bir özel eğitim verilmiyor
Konyada yapılan " Yahudi Konferansı " isimli etkinlikte artık yoktur
Konumuza kaldığımız yerden devam edelim
Konya ve arka planda yahudiler israil ve siyonizm deyince
Aklımıza gelen soru şudur
Yahudilerin İsrailin ve Siyonistlerin
Konyaya olan ilgileri sempatileri nereden kaynaklanıyor
Tarihte Karaman ortodoksları ile Konya vilayetinin
Bir ilişkisi varmıdır diye bir soru geliyor aklımıza
Ayrıca yine Karaman beyliği ile museviliğin bir ilişkisi varmıdır
Bizler vardır diye düşünmüyoruz
Ancak
Aşağıda bu tür konularla ilgili bir döküman yayınlıyoruz
Okuyunuz
KARAMAN ORTODOKSLARI
https://www.beyaztarih.com/makale/anadolunun-ortodoks-toplulugu-karamanlilar
Bu yazıda Ortodoks Karamanlılar ve Karamanlıca ile ilgili bu konulara bir yolculuk yapacağız. Ortaya çıkışlarından Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldıkları zamana kısa bir bakış atacağız. Bu insanların kökenleri üzerine bir düşünceye dalacak ve sonra kültürel kimliklerinin ne gibi özelliklerle ortaya konabileceğini göreceğiz. Yaşadıkları yerleri zihnimizde hayal edeceğiz. Tarihlerine kısa bir bakış attıktan sonra kitaplarını göreceğiz. Arkasından süreli yayınlarını ve son olarak da taşa yazdıkları yazılar ile büyüleneceğiz. İlk Türkçe roman tartışmasıyla ve çok dilli kitabeleriyle yarattıkları kültüre hayran olacağız
“Ben ne kralın hayatını, nede saltanat yıllarını yazmak
niyetindeyim; isteğim insan zihninin tarihini yazmaktır”
Voltaire1
Geçmişten günümüze tarih, genelde devlet kuran halklar üzerinde yoğunlaşmış ve tarih görüşü değişse de siyasal olmaktan kurtulamamıştır. Oysa hiç devlet-yönetim birimi oluşturmayan ve yaşamlarının çoğunda siyasal etkinlikleri olmayan halklar vardır. İşte Anadolu’da buna gösterilebilecek Ermeni harfli Türkçe ve Karamanlıca konuşan iki halk dikkatimizi çeker. Ne yazık ki bu halklar üzerine yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Yapılan çalışmaların çoğu köken tartışması içerir. Ortodoks Karamanlıları anlamaktan uzaktırlar. Bu insanların kökenleri neydi? Bu insanların kökenlerini bilebilir miyiz? Nasıl bir kültürel kimlikleri vardı? Nerelerde yaşarlardı? Hangi kaynakları kullanıyorlardı?
Bu Halka Neden Karamanlı Diyoruz
16. Yüzyılda “Karamanlı” isimlendirmesi ilk defa seyyahlar tarafından kullanılmıştır. İstanbul’da bir mahallede yaşayan insanları “Caramanos” olarak adlandırmışlardır. Bu insanların Karaman’dan geldikleri için bu isimlendirmenin verildiği genel olarak düşünülür. Ortodoks Karamanlıların İç Anadolu’da yaşaması ve buranın zamanında Karamanoğulları Beyliği yönetimi altında olması nedeniyle Karamanlı ismini aldıkları görüşü kabul görmektedir. Gerçekten bu ismin onlara yaşadığı coğrafyadan dolayı verildiği kabul edilebilir. Osmanlı belgelerinde ise “Zımmiyan Karaman” veya “Karamanyan” olarak isimlendirildiği anlaşılmaktadır.2 Peki, bu insanlar kendini nasıl isimlendiriyordu? İşte burada Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- yayınlar yardımımıza koşar. Bu kavramlar şöyle sıralanabilir3: “Hıristiyanlar”, “Hıristiyan Ortodokslar”, “Anadolu Hıristiyanları”, “Anadolu’nun Hıristiyan Ortodoksları”, “Anatolilarımız”, “Anadolu’lu Hemşehrilerimiz”, “Anatoli Hemşehrilerimiz”, “Anadoluluyuz”, “Anadolulu Rum”, “Anadolu Rumu”.
Genel olarak Karamanlı denilince halk arasında şehir(Karaman) ve beylik(Karamanoğulları) anlaşıldığı için “Ortodoks Karamanlılar” ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz. Bu kavramdan anlaşılması gereken Anadolu’da yaşayan, Ortodoks mezhebinde olan, Türkçe konuşan ve Yunan harfleri ile Türkçe yazan halktır. Bu dile literatürde Karamanlıca denilmektedir. Ortodoks Karamanlılar kendi dilleri için ise “Yavan Türkçe”, “Sade Türkçe”, “Anadolu Lisanı” ve “Anatolluca” demişlerdir.4
Köken Tartışmaları Ve Kimlikleri
"Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz
Ne Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söyleriz
Öyle bir mahludi tarikatimiz vardır
Hurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz" 5
Köken tartışmalarına geçmeden önce Ortodoks Karamanlı kimliğinin oluşmasındaki önemli üç olayı hatırlatmak isteriz. Bunlardan birincisi M.Ö. Birinci Binyılda Anadolu’ya Yunanlıların gelmesidir. Yunanlılar tarih süreci içerisinde kültürlerini Anadolu’ya yerleştirmeyi başarmışlardır. İkinci olay ise Ortadoğu merkez olmak üzere ortaya çıkan Hristiyanlık inancı ve Anadolu’ya yayılmasıdır. Hristiyanlıkta mezhep ayrılıkları sonucu Anadolu’da Ortodoks mezhebin hâkim olduğunu görüyoruz ve Yunan kültürü ile etkileşimine şahit oluyoruz. Üçüncü ve son halkamız ise Türklerin gelmesi ile beraber Türkçe’nin Anadolu’da varlık göstermesidir. İşte bu üç önemli olay kendisini bir araya getirerek Ortodoks Karamanlı halkında vücut bulmuştur.
Peki, bu halkın kökeni neydi? Yunan mı Türk mü? Bu köken tartışmasını üç başlıkta toplayabiliriz. Yunan olduğunu düşünenler,6 Türk olduğunu düşünenler ve Yunan ile Türk karışımı olduğunu düşünenler. Yunan mı, Türk mü yoksa melezler mi? Üç görüşte olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Kaynaklar bu konuda bize karşı olabildiğince sessizdir. Kaynaklar bize karşı bu kadar sessizken bu konu hakkında sürekli fikir beyan edilmesinin açıklaması basittir. Siyasal amaçların kafalarda yarattığı karışıklıktır. Tarihsel siyasal amaçlar Ortodoks Karamanlı halkının köken tartışmalarını çıkmaza sokmuştur. Tarihte bazı şeyleri bilemiyoruz. Bilemeyeceğimiz bir olayı cebimize koyup yola devam etmemiz gerekir. Ne yazık ki, Ortodoks Karamanlı çalışmalarında bu olmamakta, sürekli kökenleri “ne sorusu” yöneltilmektedir. Oysa araştırmalar yoğunlaşmadan ve yeni kaynaklar ortaya çıkmadan köken tartışması asla son bulmayacaktır. 15. Yüzyıldan itibaren kaynaklardan bilgi edindiğimiz bu halk grubunun kimliksel özellikleri çıkarılabilir. Bu kimliksel özelliklerin en önemlileri şunlardır: Anadolu, Türkçe-Türk, Yunan, Hristiyanlık-Ortodoksluk.
Anadolu kimliklerinin bir parçası, çünkü Anadolu’da ortaya çıktılar, Anadolu’nun kültürlerini benimsediler. Anadolu’yu içselleştirdiler ve gitmek zorunda kaldıklarında çok üzüldüler. İoannis Kalfoğlu, Anadolu için “Bizler Anadoluluyuz, vatanımız da Anadolu yani Küçük Asya’dır”7 diyerek duygularını aktarmaktadır. Kendilerini “Anadolulu” ve dillerini “Anadolu lisanı” demeleri ilgi çekicidir. Ortodoks Karamanlı aydınların Anadolu tarihini bir bütün olarak okumayı ve benimsemelerinin gerektiğini salık vermesi de kimliklerinde ne kadar önemli bir unsur olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Türk kökenli oldukları için mi Türkçe konuşuyorlardı? Yoksa Yunan kökenliydiler ve Karaman Beyliğinin çıkardığı ferman ile Türkçe mi konuşmak zorunda kalmışlardı? Bilinmez ama Türkçe’nin hayatlarının bir parçası olduğunu görürüz. Sokakta, evde ve hatta kilisede Türkçe konuşulduğu anlaşılmaktadır. Türkçe kültürlerinin vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Yunan kökenli oldukları için mi? Yoksa İncil’in Yunanca olmasından mı? Bilinmez ama Türkçeyi Yunan harfleri ile yazmayı tercih etmişlerdir. Kitapları, gazeteleri, dergileri, kitabeleri, mezar taşları hep Yunan harfleri ile Türkçe yazılmışlardır. Duygularını Türkçe ifade ederlerken, kâğıda Yunan harfleri ile dökmüşlerdir. Ağıtlar yakmışlar ve bunları Yunan harfleri ile yazmışlardır. Türkçelerinin içinde Yunanca kelime azımsanamayacak kadar varlık göstermektedir. Bunun için Yunan ve Türk kültürünün etkisi de hemen göze batmaktadır.
Osmanlı’nın vatandaşları olan Ortodoks Karamanlılar, millet sistemi(Müslümanlar, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler için oluşturulmuştur) bağlamında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlıydı. Yani inançsal ve duygusal olarak Ortodoks inancında olmaları yanında bu insanlar Osmanlı politika yaşantısında da Ortodoks olarak adlandırılmışlardır. Kendilerini isimlendirme şekillerinden birinin de “Hıristiyan Ortodokslar” olduğunu görmüştük. Toplumsal yaşantılarının yani kimliklerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ortodoks Karamanlıların kültürel kimliklerini bu dört unsur ile ifade etmek mümkündür.
Nerelerde Yaşadılar
Genel olarak İç Anadolu’da yaşadıklarını bildiğimiz Ortodoks Karamanlı halkın yaşadığı yerleri Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- kaynaklardan anlıyoruz. Genel tabloyu göstermesi açısından küçük yerleşimler yerine şehirleri vermeyi yeterli görüyorum. Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Aydın, Denizli, Halep, Isparta, İstanbul, İznik, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Trabzon, Tokat, Zonguldak, Yozgat ilk dikkatleri çekenlerdir.8 Burada unutulmaması gereken bu yerlerin tespitinde 19. Yüzyıl kaynaklarından faydalanılmıştır. Genel olarak İç Anadolu’da yaşayan halkın diğer birçok şehirlere göç ettiği
KARAMANOĞULLARI
https://www.turkcebilgi.com/karamano%C4%9Fullar%C4%B1_beyli%C4%9Fi
Konya'yı yani Türkiye Hakanlığı'nın sabık başkentini ellerinde tutan Karamanoğulları, Selçuklular'ın halefi olarak kendilerini takdim eylemişlerse de, Osmanoğulları'nın jeopolitik vaziyetinden, gazalarının yarattığı prestijden ve hükümdarlarının emsalsiz dehasından mütevellit bulunan rekabet ve üstünlüğü karşısında, bu iddiaları hayalden öteye gidememiştir. Anadolu Birliği'ni yapmak ve Türkiye Hakanlığı'nı yeniden inşa etmek istiyen Osmanoğulları'na en büyük güçlük çıkartanlar, Karamanoğulları'dır. Osmanlılar'ın şevket ve azametini zedelemek, mümkünse yıkmak için, Avrupa Hıristiyan devletleri ile bile ittifak akdetmişlerdir.
Konyada İsrailli Pilotların eğitim alması tepki toplamıştı
Ancak bu iki haberde eskidir ve şu an böyle bir özel eğitim verilmiyor
Konyada yapılan " Yahudi Konferansı " isimli etkinlikte artık yoktur
Konumuza kaldığımız yerden devam edelim
Konya ve arka planda yahudiler israil ve siyonizm deyince
Aklımıza gelen soru şudur
Yahudilerin İsrailin ve Siyonistlerin
Konyaya olan ilgileri sempatileri nereden kaynaklanıyor
Tarihte Karaman ortodoksları ile Konya vilayetinin
Bir ilişkisi varmıdır diye bir soru geliyor aklımıza
Ayrıca yine Karaman beyliği ile museviliğin bir ilişkisi varmıdır
Bizler vardır diye düşünmüyoruz
Ancak
Aşağıda bu tür konularla ilgili bir döküman yayınlıyoruz
Okuyunuz
KARAMAN ORTODOKSLARI
https://www.beyaztarih.com/makale/anadolunun-ortodoks-toplulugu-karamanlilar
Bu yazıda Ortodoks Karamanlılar ve Karamanlıca ile ilgili bu konulara bir yolculuk yapacağız. Ortaya çıkışlarından Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldıkları zamana kısa bir bakış atacağız. Bu insanların kökenleri üzerine bir düşünceye dalacak ve sonra kültürel kimliklerinin ne gibi özelliklerle ortaya konabileceğini göreceğiz. Yaşadıkları yerleri zihnimizde hayal edeceğiz. Tarihlerine kısa bir bakış attıktan sonra kitaplarını göreceğiz. Arkasından süreli yayınlarını ve son olarak da taşa yazdıkları yazılar ile büyüleneceğiz. İlk Türkçe roman tartışmasıyla ve çok dilli kitabeleriyle yarattıkları kültüre hayran olacağız
“Ben ne kralın hayatını, nede saltanat yıllarını yazmak
niyetindeyim; isteğim insan zihninin tarihini yazmaktır”
Voltaire1
Geçmişten günümüze tarih, genelde devlet kuran halklar üzerinde yoğunlaşmış ve tarih görüşü değişse de siyasal olmaktan kurtulamamıştır. Oysa hiç devlet-yönetim birimi oluşturmayan ve yaşamlarının çoğunda siyasal etkinlikleri olmayan halklar vardır. İşte Anadolu’da buna gösterilebilecek Ermeni harfli Türkçe ve Karamanlıca konuşan iki halk dikkatimizi çeker. Ne yazık ki bu halklar üzerine yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Yapılan çalışmaların çoğu köken tartışması içerir. Ortodoks Karamanlıları anlamaktan uzaktırlar. Bu insanların kökenleri neydi? Bu insanların kökenlerini bilebilir miyiz? Nasıl bir kültürel kimlikleri vardı? Nerelerde yaşarlardı? Hangi kaynakları kullanıyorlardı?
Bu Halka Neden Karamanlı Diyoruz
16. Yüzyılda “Karamanlı” isimlendirmesi ilk defa seyyahlar tarafından kullanılmıştır. İstanbul’da bir mahallede yaşayan insanları “Caramanos” olarak adlandırmışlardır. Bu insanların Karaman’dan geldikleri için bu isimlendirmenin verildiği genel olarak düşünülür. Ortodoks Karamanlıların İç Anadolu’da yaşaması ve buranın zamanında Karamanoğulları Beyliği yönetimi altında olması nedeniyle Karamanlı ismini aldıkları görüşü kabul görmektedir. Gerçekten bu ismin onlara yaşadığı coğrafyadan dolayı verildiği kabul edilebilir. Osmanlı belgelerinde ise “Zımmiyan Karaman” veya “Karamanyan” olarak isimlendirildiği anlaşılmaktadır.2 Peki, bu insanlar kendini nasıl isimlendiriyordu? İşte burada Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- yayınlar yardımımıza koşar. Bu kavramlar şöyle sıralanabilir3: “Hıristiyanlar”, “Hıristiyan Ortodokslar”, “Anadolu Hıristiyanları”, “Anadolu’nun Hıristiyan Ortodoksları”, “Anatolilarımız”, “Anadolu’lu Hemşehrilerimiz”, “Anatoli Hemşehrilerimiz”, “Anadoluluyuz”, “Anadolulu Rum”, “Anadolu Rumu”.
Genel olarak Karamanlı denilince halk arasında şehir(Karaman) ve beylik(Karamanoğulları) anlaşıldığı için “Ortodoks Karamanlılar” ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz. Bu kavramdan anlaşılması gereken Anadolu’da yaşayan, Ortodoks mezhebinde olan, Türkçe konuşan ve Yunan harfleri ile Türkçe yazan halktır. Bu dile literatürde Karamanlıca denilmektedir. Ortodoks Karamanlılar kendi dilleri için ise “Yavan Türkçe”, “Sade Türkçe”, “Anadolu Lisanı” ve “Anatolluca” demişlerdir.4
Köken Tartışmaları Ve Kimlikleri
"Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz
Ne Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söyleriz
Öyle bir mahludi tarikatimiz vardır
Hurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz" 5
Köken tartışmalarına geçmeden önce Ortodoks Karamanlı kimliğinin oluşmasındaki önemli üç olayı hatırlatmak isteriz. Bunlardan birincisi M.Ö. Birinci Binyılda Anadolu’ya Yunanlıların gelmesidir. Yunanlılar tarih süreci içerisinde kültürlerini Anadolu’ya yerleştirmeyi başarmışlardır. İkinci olay ise Ortadoğu merkez olmak üzere ortaya çıkan Hristiyanlık inancı ve Anadolu’ya yayılmasıdır. Hristiyanlıkta mezhep ayrılıkları sonucu Anadolu’da Ortodoks mezhebin hâkim olduğunu görüyoruz ve Yunan kültürü ile etkileşimine şahit oluyoruz. Üçüncü ve son halkamız ise Türklerin gelmesi ile beraber Türkçe’nin Anadolu’da varlık göstermesidir. İşte bu üç önemli olay kendisini bir araya getirerek Ortodoks Karamanlı halkında vücut bulmuştur.
Peki, bu halkın kökeni neydi? Yunan mı Türk mü? Bu köken tartışmasını üç başlıkta toplayabiliriz. Yunan olduğunu düşünenler,6 Türk olduğunu düşünenler ve Yunan ile Türk karışımı olduğunu düşünenler. Yunan mı, Türk mü yoksa melezler mi? Üç görüşte olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Kaynaklar bu konuda bize karşı olabildiğince sessizdir. Kaynaklar bize karşı bu kadar sessizken bu konu hakkında sürekli fikir beyan edilmesinin açıklaması basittir. Siyasal amaçların kafalarda yarattığı karışıklıktır. Tarihsel siyasal amaçlar Ortodoks Karamanlı halkının köken tartışmalarını çıkmaza sokmuştur. Tarihte bazı şeyleri bilemiyoruz. Bilemeyeceğimiz bir olayı cebimize koyup yola devam etmemiz gerekir. Ne yazık ki, Ortodoks Karamanlı çalışmalarında bu olmamakta, sürekli kökenleri “ne sorusu” yöneltilmektedir. Oysa araştırmalar yoğunlaşmadan ve yeni kaynaklar ortaya çıkmadan köken tartışması asla son bulmayacaktır. 15. Yüzyıldan itibaren kaynaklardan bilgi edindiğimiz bu halk grubunun kimliksel özellikleri çıkarılabilir. Bu kimliksel özelliklerin en önemlileri şunlardır: Anadolu, Türkçe-Türk, Yunan, Hristiyanlık-Ortodoksluk.
Anadolu kimliklerinin bir parçası, çünkü Anadolu’da ortaya çıktılar, Anadolu’nun kültürlerini benimsediler. Anadolu’yu içselleştirdiler ve gitmek zorunda kaldıklarında çok üzüldüler. İoannis Kalfoğlu, Anadolu için “Bizler Anadoluluyuz, vatanımız da Anadolu yani Küçük Asya’dır”7 diyerek duygularını aktarmaktadır. Kendilerini “Anadolulu” ve dillerini “Anadolu lisanı” demeleri ilgi çekicidir. Ortodoks Karamanlı aydınların Anadolu tarihini bir bütün olarak okumayı ve benimsemelerinin gerektiğini salık vermesi de kimliklerinde ne kadar önemli bir unsur olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Türk kökenli oldukları için mi Türkçe konuşuyorlardı? Yoksa Yunan kökenliydiler ve Karaman Beyliğinin çıkardığı ferman ile Türkçe mi konuşmak zorunda kalmışlardı? Bilinmez ama Türkçe’nin hayatlarının bir parçası olduğunu görürüz. Sokakta, evde ve hatta kilisede Türkçe konuşulduğu anlaşılmaktadır. Türkçe kültürlerinin vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Yunan kökenli oldukları için mi? Yoksa İncil’in Yunanca olmasından mı? Bilinmez ama Türkçeyi Yunan harfleri ile yazmayı tercih etmişlerdir. Kitapları, gazeteleri, dergileri, kitabeleri, mezar taşları hep Yunan harfleri ile Türkçe yazılmışlardır. Duygularını Türkçe ifade ederlerken, kâğıda Yunan harfleri ile dökmüşlerdir. Ağıtlar yakmışlar ve bunları Yunan harfleri ile yazmışlardır. Türkçelerinin içinde Yunanca kelime azımsanamayacak kadar varlık göstermektedir. Bunun için Yunan ve Türk kültürünün etkisi de hemen göze batmaktadır.
Osmanlı’nın vatandaşları olan Ortodoks Karamanlılar, millet sistemi(Müslümanlar, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler için oluşturulmuştur) bağlamında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlıydı. Yani inançsal ve duygusal olarak Ortodoks inancında olmaları yanında bu insanlar Osmanlı politika yaşantısında da Ortodoks olarak adlandırılmışlardır. Kendilerini isimlendirme şekillerinden birinin de “Hıristiyan Ortodokslar” olduğunu görmüştük. Toplumsal yaşantılarının yani kimliklerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ortodoks Karamanlıların kültürel kimliklerini bu dört unsur ile ifade etmek mümkündür.
Nerelerde Yaşadılar
Genel olarak İç Anadolu’da yaşadıklarını bildiğimiz Ortodoks Karamanlı halkın yaşadığı yerleri Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- kaynaklardan anlıyoruz. Genel tabloyu göstermesi açısından küçük yerleşimler yerine şehirleri vermeyi yeterli görüyorum. Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Aydın, Denizli, Halep, Isparta, İstanbul, İznik, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Trabzon, Tokat, Zonguldak, Yozgat ilk dikkatleri çekenlerdir.8 Burada unutulmaması gereken bu yerlerin tespitinde 19. Yüzyıl kaynaklarından faydalanılmıştır. Genel olarak İç Anadolu’da yaşayan halkın diğer birçok şehirlere göç ettiği
KARAMANOĞULLARI
https://www.turkcebilgi.com/karamano%C4%9Fullar%C4%B1_beyli%C4%9Fi
Konya'yı yani Türkiye Hakanlığı'nın sabık başkentini ellerinde tutan Karamanoğulları, Selçuklular'ın halefi olarak kendilerini takdim eylemişlerse de, Osmanoğulları'nın jeopolitik vaziyetinden, gazalarının yarattığı prestijden ve hükümdarlarının emsalsiz dehasından mütevellit bulunan rekabet ve üstünlüğü karşısında, bu iddiaları hayalden öteye gidememiştir. Anadolu Birliği'ni yapmak ve Türkiye Hakanlığı'nı yeniden inşa etmek istiyen Osmanoğulları'na en büyük güçlük çıkartanlar, Karamanoğulları'dır. Osmanlılar'ın şevket ve azametini zedelemek, mümkünse yıkmak için, Avrupa Hıristiyan devletleri ile bile ittifak akdetmişlerdir.
KARAMANOĞLULLARI HANGİ MEZHEPTENDİ
https://www.facebook.com/DunyaKaramanogullariBirligi/posts/114706898695508
Karamanoğulları ve Babailik Karamanoğulları Beyliği'nin kuruluş günlerinde liderlik yapan Nure Sufi'nin Anadolu'da Türkmenler arasında hızla yayılan Babailik mezhebine katıldığını ve şeyhlik yaptığından bir önceki bölümde söz etmiştik. Burada bir virgül koyup Babailik mezhebini hatırlayalım: Babailik, Baba İlyas ve talebesi Baba İshak Kefersudî'nin ortaya attığı bir Türk mezhebidir. Gerçekte ise bütün dinleri birleştirme iddiasıyla ortaya atılan bir dindir. Bütün dünyaya yayılarak genelleşmiştir. Şamanizm'den izler taşıyan bu Babailik mezhebi Anadolu Türkleri arasında taraftar bulmuştur. Babailer, Baba veya resul olarak andıkları Baba İshak'ın peygamber olduğuna inanırlardı.
|