PEYGAMBERİMİZ VE AY MUCİZESİ



AY MUCİZESİ  VE PEYGAMBERİMİZ


https://sorularlaislamiyet.com/sakkul-kamer-sakk-i-kamer-insikakul-kamer-insikak-i-kamer-ayin-yarilmasi-mucizesi-hakkinda-bilgi


Fahr-ı Kâinat Efendimizin (sav) gösterdiği BİN'e yakın mucize, in­sanlık âleminin ayları ve yıldızları hük­münde parlayan sahabelerin gözü önünde cereyan etmiş ve yalan üzerine ittifak etmeleri imkânsız olan bu nuranî cemaat tarafından bütün teferruatıyla gelecek nesillere aktarılmıştır


"Benden bilerek yalan bir şey haber veren, ce­hennem ateşinden yerini hazırlasın."


mealindeki hadîs-i şerifin ikazına karşı, bütün zerreleriyle titreyip herkesten fazla titizlik gösteren ve yalan bir haber karşısında susmaları mümkün olmayan o iman kahramanlarından bize ulaşan hadîs ve mucizeler, bugün modern ilim tarafından da tek tek tasdik edilmekte­dir. İslâmî kaynaklarda “Şakk-ı Kamer” veya "İnşikak-ı Kamer" ola­rak geçen "Ay'ın ikiye yarılma mu­cizesi" de bunlardan birisidir.


NASIL GERÇEKLEŞTİ


Şakk-ı Kamer Mucizesi, Efendimiz (sav) peygamberlikle vazifeli kılın­dıktan sekiz sene sonra vuku buldu. Kureyş Kabilesi'nin ileri gelen müşrik­leri bir araya toplanmışlar ve Allah Resûlünden, peygamberliğini ispatlaya­cak bir mucize istemeye karar vermiş­lerdi. Hep birlikte O'nun bulunduğu ye­re doğru ilerlerken gecenin ilk saatleri yaşanıyor ve Efendimiz (sav} parıl parıl parlayan ay ışığı altında Hazret-i Ali, Huzeyfe İbn-i Yemân, Abdullah Ibn-i Mes'ud, Cübeyr ibn-i Mut'im ve Abdullah İbn-i Ömer gibi büyük saha­belerle sohbet ediyordu.(1) O nur hal­kasını çevreleyen müşriklerin mucize görme konusundaki ısrarları had safha­ya varıp sabır sınırlarını zorladığında, Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav) yerin­den doğruldu ve mübarek elini, gökyü­zünde bir altın tabak gibi ışıldayan Ay'a doğru celâlle kaldırdı. Yaratıldığı günden beri vazifesinden şaşmamış olan Ay, hürmetine koca bir kâinatın yaratıldığı O Zat'in (sav) bu işaretiyle bir anda ikiye ayrılmış ve gerideki Mina Dağı, Ay'ın iki parçası arasında kalarak muh­teşem ve tüyler ürpertici bir manzara teşkil etmişti.

Efendimiz (sav) etrafındaki saha­belerine "Şahit olun, şahit olun." diye tekrarlarken, Kureyş kâfirleri şaşkınlık­la birbirine bakmıyor ve "Bize büyü yaptı." diyorlardı.

Bir başka Kureyşli de "Muhammed (sav) sadece bize büyü yapmış ve Ay'ı iki parça olarak göstermiş olmalı." diyerek, bu hâdisenin civar beldelerden gelen kafile ve kervanlara sorulmasını istiyordu. Bu teklif, diğerleri tarafından da ister istemez benimsendi ve ertesi sabah Yemen ve başka taraflardan ge­len kervanlar soru yağmuruna tutuldu. Hepsi de gece seyahat ettikleri için Ay'ın ikiye yarıldığına şahit olmuşlardı. Bunun üzerine Mekke'li Müşrikler. "Ebû Tâlib'in yetîmindeki sihir, semaya da tesir etti." diyerek inatlarını sürdür­düler. Ve Efendimizin (sav) yanında olmamalarına rağmen, bu mucizeyi gö­ren diğer müşrikler gibi, küfürlerinde sabit kaldılar.(2)

Hemen arkasından Allah kelâmı na­zil oldu


"Onlar bîr mucize görseler, ondan yüz çevirip 'Nor­mal bir sıhîr...' derler, yalan söylerler, nefislerine uyar­lar." (Kamer, 54/3)


NEDEN HERKES GÖRMEDİ


Ay Mucizesinin herkes tarafından görülmesi, Cenab-ı Hak tarafından dünyada murad edilen "imtihan sırrı"na ters düşecek ve ister istemez bütün insanların imana gelmesine yol açacak­tı. Bu yüzden Ay'ın iki parçaya ayrılma­sı, insanların uykuda veya evinde oldu­ğu bir zamanda, ani ve kısa süreli olarak gerçekleşti. Ay'ın her gün farklı saatler­de dogması ve farklı menzillerde bulun­masının yanısıra, o asırda gökyüzünü sürekli inceleyen âlimler de yok denecek kadar azdı. Aynı zamanda bazı ül­keler sis ve bulut gibi engellerden, bazıları da saat farkından dolayı Ay'ı göremiyordu. Meselâ bu mucizenin gerçek­leştiği saatte İngiltere ve İspanya'da gü­neş yeni batıyor, Çin ve Japonya'da sa­bah oluyor, Amerika'da ise gündüz sa­atleri yaşanıyordu.(3) Ay'ın görülmesi için yeterli olan şartlar, Arap yarımada­sının dışında en iyi Hindistan'da ger­çekleşmiş ve Dhar şehri kralı Raja Bjoh ve raiyeti tarafından bütün teferruatıyla takîp edilmişti.(4) Chamai Nehri kıyı­sındaki sarayının balkonundan Ay'ın ikiye ayrıldığını gören kral, önce dünya­nın sonunun geldiğini zannederek bü­yük bir korkuya kapılmış, daha sonra da bunun Arabistan'da zuhur ettiğini duyduğu Peygamber'in bir mucizesi olabileceğini tahmin ederek vezirini Mekke'ye göndermişti. Raja'nın veziri Efendimiz (sav) ile görüşme şerefine erişmiş ve Şakk-ı Kamer O'nun muci­zesi olduğunu anlayarak İslâmiyeti seç­mişti.

Bugün bu bahtiyar hükümdarın to­runları olan Bjohzadeler, Hindistan'da­ki Dhar şehrinin hemen dışında ikâmet ediyorlar.(5)


BAŞKALARI DA GÖRMÜŞTÜ


Şakku'l-Kamer Mucizesi, sadece Raja ve saraydakiler tarafından görülmemiş. Hindistan halkı tarafından da seyredilmişti. Mucizenin gerçekleştiği tarih, da­ha sonra bir başlangıç yılı olarak kabul edildi ve bazı eserler üzerine işlendi. Hatta bu ülkede ele geçirilen bir hey­kelde: ''Ay'ın ikiye yarıldığı senede ya­pılmıştır." ifadesi bulunuyordu. Bu du­rum bazı müfessirler tarafından sıkça nakledilmiş ve çok önemli bir delil ola­rak gösterilmiştir.(6)


İLİM GÖRÜYOR


On dört asır önceki astronomi ilmi­nin ve haberleşme imkânlarının yeter­sizliği sebebiyle, tam olarak görüleme­yen veya görüldüğü halde haber olarak yaygınlaşanı ayan Şakk-ı Kamer Muci­zesi, 4 Mayıs 1967 yılında Florida'daki Cape Kennedy Uzay Üssü'nden fırlatı­lan Orbiter 4 uydusundan çekilen Ay fotoğraflarıyla ister istemez gündeme gelmiştir. Orbiter 4'ün bu çalışmasında, Ay'ın dünyamızdan görülmeyen arka yüzü resimlenmiş ve 3.000 km. mesafe­den çekilen yakın plân fotoğraflarıyla Ay yüzeyinin %95'lik bölümü incelene­bilmiştir. 67-1805 numara ile arşivlenen bu fotoğraflarda, daha önce küçük bölümler halinde çekilen Ay fotoğrafla­rında farkedilemeyen bazı hususlar gö­ze çarpmaktadır. Ay'ın arka yüzeyi, uzunluğu 240 genişliği de yer yer 8 ki­lometreyi bulan bir yarık tarafından boylu boyunca kuşatılmaktadır.(7) Bu çatlağın merkezi, 65 derece güney ve 105 derece doğu olarak belirlenmiştir. Tabii sebeplerle meydana gelen çatlak­lar, dalgalı ve düzensiz bir çizgi oluştur­dukları halde, bu çatlak mükemmel bîr düz çizgi şeklindedir. Özel bir sebebe dayandığı intibaını uyandıran çatlaklar, Ay'a ilk defa ayak basan astronot Neil Armstrong'un da dikkatini çekmiş ve kendi ifadesiyle onu hayrete düşürmüş­tür. Size bu haberi aktardığımız "The Müslim Digest" adlı dergi, Mısırlı âlim­ler tarafından N. Armstrong'a Şakk-ı Kamer Mucizesinin anlatıldığını da ifa­de etmektedir.


ÜÇ ASIRLIK HARİTA


Kur'an, hadîs ve nakiller, Şakk-ı Ka­mer Mucizesi gerçekleşip Ay'ın iki parçaya bölündüğünü ifade ettiğine göre, bu parçaların tekrar birleşmesi sırasın­da meydana geldiği tahmin edilen çiz­ginin Ay'ın tamamını dolaşması gerek­mektedir. Yani birleşme çizgisi veya çatlağı, Ay'ın dünyadan görünen yüzünde de bulunmalıdır.

Uzay çalışmalarını yürüten ülkeler, su âna kadar Ay'ın bu yüzünü çevrele­yen bir çatlaktan bahsetmemiştir. An­cak burada ilk defa ZAFER'in ortaya koyacağı bir delil, sanırız astronomi sa­hasında daha önceden ele alınmamış veya gözlerden saklanmıştır. Bu delil, İtalyan gök âlimi Cassini tarafından gü­nümüzden tam 311 sene önce çizilmiş olan bir Ay haritasıdır.

Modern astronomiyle uğraşan ilim adamları tarafından fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmî yönü tartışılmadığı için birçok kitapta yer alan bu harita, günümüzde çekilen Ay fotoğraflarıyla da mükemmel bir uyum arz etmektedir. Cassini'nin 311 yıllık bu haritasında, dünyamızdan gö­rülen Ay yüzeyinin tamamını kuşatan ve tesadüflerle meydana gelmeyecek kadar muntazam olan bir çizginin varlı­ğı, son derece açık ve net olarak görül­mektedir. Fotoğrafını takdim ettiğimiz bu haritayı inceleyen insaf sahiplerinin, cetvelle çizilmiş gibi muntazam olan bu çizgiyi ne şekilde yorumlayacaklarını bilemiyoruz. Ancak iki büyük taşın üst üste konduğunu veya bazı yerlerde de­rince çizgiler çizildiğini görüp de bunla­rın uzaylılar tarafından yapıldığını iddia eden Daniken gibi sahte âlimlerin, bu harita karşısındaki suskunluklarının se­bebini az-çok tahmin edebiliyoruz.


AY YÜZEYİ DEĞİŞİYORMU


Bu yazıda Cassini'nin haritasından bahsetmemizin sebebi, mucizenin ger­çekleştiği zamana en yakın kaynak ol­ması cîhetiyledir. Çünkü Şakk-ı Kamer'den bu yana geçen on dört asır zarfın­da Ay yüzeyinde önemli değişmelerin olabileceği ve çatlakların yapısını boza­bileceği anlaşılmaktadır.

Ay yüzeyindeki değişmelerin bir se­bebi, sıvı haldeki lâvların taşması olarak belirtilmektedir.(8) Geçmişteki yıkılma ve bozulmaların çoğu, bu aşındırmadan dolayıdır. Meselâ Ebemkuşağı Körfezi (Sinüs Iridum) bunun açık bir örneğidir. Yakın sayılabilecek bir geçmişte çem­ber seklinde olan bu körfez, sıvı halde­ki lâvlar tarafından tamamen tahrip edilmiş ve bir yay haline getirilmiştir.

Ay yüzeyinin değişmesine sebep olan diğer bir faktör de sıcaklık dere­cesindeki ani farklılıklardır. Güneşin, Ay üzerindeki belli bir noktanın üzerine çıkmasıyla birlikte Ay yüzeyindeki sı­caklık, sıfırın altında -80 santigrad de­receden, sıfırın üstünde +120 derece­lere fırlar. Ve güneş battığında, yine eksi değerlere düşer. Neticede kayalar patlayarak parçalanır ve uzun bir za­man dilimi içinde Ay yüzeyinin görünü­şünü değiştirir.

Ay'ın son derece yoğun bir meteor yağmuruna maruz kalması da yüzeyinin hızla değişmesine yol açar. Ağırlığı bazen tonlarla ifade edilen göktaşlarının yapmış olduğu tahribat, tek kelimeyle dehşet veri­cidir. Hatta saniyede 40 kilometre hızla düşen 1 GRAM'lık göktaşları bile kurşun tesiri yapar ve en sert kayalarda en az 30 dm. derinliğinde 60 cm. genişliğinde bir çukur açar. Bilindiği gibi Dünyamızın etra­fını çevreleyen atmosfer tabakası, bu taş­lar için mükemmel bir kalkan vazifesi gör­mektedir. Buna rağmen nadir de olsa dü­şen göktaşlarının açtığı dev kraterler, her­hangi bir atmosfere sahip bulunmayan Ay yüzeyinin akıbeti hakkında fikir verebilir.

Yukarıda saydığımız bu sebeplerden dolayı Ay'ın çehresi her an değişmekte ve farklı bir yapıya kavuşmaktadır. Bu yüzden şimdi değişmiş veya kısmen ka­panmış olsa bile, 311 yıl önceki Ay ha­ritasında gösterilen o muazzam çatlak önem arzetmektedir.

Şakk-ı Kamer Mucizesi'nin günü­müz tekniğiyle apaçık görülebilecek olan delilleri, Hâlık-ı Kâinat tarafından çeşitli sebeplerle gizlenip örtülmüş ve imtihan sırrına uygun hâle getirilmiş olabilir.


NETİCE


Modern astronomi ilminin Şakk-ı Kamer Mûcizesiyle alâkalı tesbitleri (ve­ya inkârları) hangi boyutta olursa ol­sun, inananlar için fazla bir şey ifade et­mez. Çünkü bu mucize, bizzat Allah ta­rafından haber verilmiş ve Kur'an'da açıkça zikredilmiştir

" Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. onlar bir âyet (mucize) görseler, ondan yüz çevîrlp 'Normal bir sihir.' derler, ya­lan söylerler, nefislerine uyarlar" 
( Kamer, 54/1-3 )


"Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. onlar bir âyet (mucize) görseler, ondan yüz çevîrlp 'Normal bir sihir.' derler, ya­lan söylerler, nefislerine uyarlar." (Kamer, 54/1-3)


Evet, bu mucizeyle alâkalı olan Kur'an âyetlerinin meali budur. Ve o âyetlerde bildirilen hakikatlere karşı artık boyun eğmek zorunda kalan ve ders al­maya karar vermiş görünen modern ilim, öğrenci koltuğunda oturarak araş­tırmalarına devam etmektedir. Ay sade­ce resimlerle değil, jeolojik açıdan da incelenebildiğinde, Şakk-ı Kamer Mucizesi bambaşka bir boyut kazanabilecektir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Peygamberimiz’in en önemli mu’cizelerinden biri olan “şakku'l-kamer” (ayın yarılması) mucizesi nasıl meydana gelmişti

KAYNAKLAR

1.Tecrîd-i Sarih Tercümesi, İst.1945, IX/367,372; Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, II.baskı, fst.l960, VII/4622.

2. Kadı İyâd: EI-Şifa.
3. Bediüzzaman: Sözler, s.570.
4, 5. The Muslini Digest, Vol.34, Nos: 3-4, p.35.
6. Ömer Nasûhi Bilmen: Muvazzaf-ı İlm-i Ke­lâm, İst-1959, VIII/161; İsmail Tekin: Inşikâku'l-Kamer, Ank.1970, s.17.
7. The Müslim Digest, Vol.34, Nos: 3-4, p.35.
8. Bilim ve Yaşam Ans., Bilim ve Teknoloji cil­di. Gelişim Yay., s.241.

Gerçeğe Doğru-2, Sayı 15, s. 3-8, Zafer Yayınları



AY MUCİZESİ VE HAKİKAT

AHMET HAKAN YILDIZOĞLU

FORUM GÜNEŞLİ İSLAM İSTANBUL

Peygamberimiz Hz.Muhammed sav Efendimizin
Allah'ın Elçisi olduğuna inanmayanlar
Ondan Peygamberliğine istinaden delil olarak
Bir mucize göstermesini isterler
Peygamberimiz Hz.Muhamned sav Efendimiz
Parmağını gökyüzüne kaldırır
Ayı ortadan ikiye bölerek mucizesini gösterir
Fakat müşrikler
Ayın ikiye ayrıldığını gördükleri halde
Yine inkar ederek
Peygamberimizin bir büyücü olduğunu
Kendilerini büyülediklerini iddia ederler
İman etmeyeceklerini bildirirler
Kur'an-ı Kerim Kamer süresinde
Bunun ispatı vardır
Ancak inkarcılar inanmazlar

Osmanlı ve Türk Tarihi
Yalanlarla doludur
Ancak gönlünde iman olanlar
Hakikati görürler
Hak ve hakikati söylerler
Kalplerinde iman olmayanlar ise
Bazen şüpheye düşerek
Araştırır yine gerçeği görürler
Bazılarında ise şüphe olduğu halde
Gerçeği görmek istemezler
İnkâr ederler
Yalanları gerçek gibi göstermeye çalışırlar

Ayın ortadan İkiye yarıldığını
Görüp İman Etmeyenler
Peygamberimizin
Sihirbaz Olduğunu Söyleyenler ile
Hak ve hakikati gördükleri halde
Yalan Tarihi Gerçek Gibi Göstermeye Çalışanlar
Birbirlerine benzerler
Belki menfaatlerini korumak için böyle yaparlar
Ancak bu yalan dünya iki günlük saltanattır
Bu dünyada gerçeği saklayarak
Bir çok masumum hakkına girmiş olurlar
Allah'ın gazabı Çetindir

Ayın ikiye bölünmüş olduğu
Uzay ve Ay keşif uyduları
Amerikan Nasa Uzay Araştırmaları
Merkezindeki uzmanların çalışmaları sonucu
Ortaya çıkmıştır
Bu artık bilimsel bir gerçek olarak
Kabul edilmiştir
Güneş balçıkla sıvanmaz
Tarihle ilgili çalışmalar devam etmektedir
Bir gün gerçekler açığa çıkacak
Ve elbet mızrak çuvala sığmayacaktır
Yalancıların akıbeti çetindir

İnternet ile birlikte her türlü belgeye
Bilgiye ulaşmak mümkün olup
Eskisi gibi herkesten herşey
Kitaplara hapsedilerek saklanamaz
Aklı ve mantığı olan herkesin
Hak ve hakikati görebileceği çağımızda
Artık yalanları tarih diyerek
İnsanlara anlatmaktan vazgeçsinler
Bu vebaldir çok büyük günahtır
İnsanların gerçeği öğrenmeye hakkı vardır


AY MUCİZESİ VE HAKİKAT 

AHMET HAKAN YILDIZOĞLU 


FORUM GÜNEŞLİ İSLAM İSTANBUL 



Görüntünün olası içeriği: çiçek, bitki, doğa ve yazı

 

 

 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol